5 Mayıs 2015 Salı

Mont Saint Michel

Mont Saint Michel
Normandiya sahillerinin kumdan kalesidir Mont Saint Michel. Bakmayın kumdan dediğime, aslında granitten oluşmuş bir adadır. Yok hayır bir dağ, hayır bir manastır, şehir, katedral, kale, hapisane... Aslında hepsidir. Nasıl mı?

Geçmişte, rahipler adanın konumu nedeniyle buranın inzivaya çekilmek ve eğitim vermek için mükemmel bir yer olduğunu görmüşler ve adaya önce kilise, ardından manastır yapmışlar. Zamanla gelen insanlar arttıkça bir köy ve şehir olmuş. Ardından adanın etrafı surlarla çevrilerek bir kale haline de gelmiş. Bir de tepesine kayaları oyarak katedral kondurmuşlar. Yetmemiş Fransız Devrimi sırasında hapisane olarak bile kullanılmış.

Hristiyanların bu bölgeyi kutsal kabul edip "Cennet'e giden yol" olarak adlandırmasıyla, bin yıldır Camino de Santiago ile beraber en önemli hac noktalarından biridir.

Normandiya sahillerinin kumdan kalesi, Mont Saint Michel
Gelgitlerden dolayı, adanın etrafı deniz yükseldiğinde sularla kaplı, alçaldığı zaman da 15 km boyunca uzanan kum deryası ile çevrilidir. Bretanya ve Normandiya'nın tam ortasında kalan adanın hemen yanında Couesnon Nehri’ni ve etrafındaki yeşilliklerde otlayan koyunları görebilirsiniz.
Mont St Michel'e ulaşım, civar köy ve şehirlerden otobüs ile mümkündür ancak, en kolay ulaşım yolu treni kullanmaktır. Ya da dilerseniz kendi aracınız ile adanın önüne kadar gelebilirsiniz. Hem tren, hem de otobüs sizi adaya birkaç kilometre uzaklıktaki Pontorson'da bırakır. Oradan da turistlerin kullanması için tahsis edilen bedava otobüsleri kullanabilir, ya da belirli bir ücret karşılığında adaya fayton ile gidebilirsiniz.

Yüzölçümü olarak küçük olan adayı tamamen gezmek için yarım gün yeterlidir. Tam anlamıyla bir açık hava müzesi olan adanın her bir evi, kilisesi, hatta yollara döşenmiş taşları bile tarihidir. Gotik mimarinin en güzel örneklerini, yeni çağ atmosferi ile birleştirip, modern zamanı turistleri ile yakalayan bir yer bulmak her zaman kolay değildir. Ama bu noktada uyarmam gerekiyor, yaz aylarında yaşanan turist akınından dolayı dar sokaklarda insan trafiğine denk gelebilirsiniz.


Adanın yüksek noktalarından biri
Adayı gezmek için en güzel yöntem, tamamen kendinizi akışa bırakarak sokaklar arasında kaybolmak ve üst kesimlere doğru ilerlemektir. Bu şekilde hem adanın güzelliklerini görebilir, hem de en yüksek noktaya yapılan katedrale ulaşabilirsiniz. Giriş ücretli olsa da, verdiğiniz paraya tam anlamı ile değer. Adanın tarihi hakkında detaylı bilgiyi edinecek, geçmişte yaşamış rahiplerin günlük hayatlarını nasıl sürdürdüklerini göreceksiniz. Ayrıca, adanın tarihten günümüze kadar nasıl değiştiğini gösteren maketleri ve katedralin nasıl yapıldığını anlatan görselleri de görebilirsiniz.

Çıkışta kendinizi adanın en yüksek noktalarından birinde bulacaksınız. Bu noktadan Normandiya sahili, Manş Denizi ve hatta abartmıyorum, açık havada İngiltere kıyılarını bile görebilirsiniz (Guernsey ve Jersey).

Denizin çekilmesiyle ortaya çıkan kum deryası
Yol sizi adanın alt kesimlerine doğru götüren sarmal bir patikaya doğru sürüklerken, her adımda farklı bir güzelliğe ve tarihe tanık olacaksınız.

Bir çok ev günümüzde restore edilerek turistlere hitap eden hediyelik eşya dükkanlarına, restoranlara ve büfelere dönüştürülmüş. Yiyecek, içecek ve alışveriş konusunda çok fazla seçenek var ama fiyatlar, değerinin çok üzerinde.


Adadan çıkınca, belki de Mont Saint Michel'in en güzel yeri olan sahili sizi bekliyor. Tamamen akışına bırakın, ayağınızda ne varsa çıkartın ve kendinizi gelgitlerin ardında bıraktığı kum deryasının üzerine bırakın. Saatlerce gezip eğlenebilirsiniz. Yer yer çamur ya da taşlık alan olsa da, genellikle kumdan oluşan bu doğal güzelliğin üzerinde yürümek size çok iyi gelecek. Dilerseniz bu geziyi at üzerinde de yapabilirsiniz. Aynı orta çağ şövalyelerinin yaptığı gibi...



Mont Saint Michel'in konumu

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder