28 Haziran 2015 Pazar

2015 Temmuz-Ağustos Seyahati

Şimdiye kadar Avrupa'da çok farklı şehirlere, en ufak köylere, otantik kasabalara gittim. Bunu gerçekten keyif alarak yapıyorum. Özellikle Google Maps'ten rastgele bir nokta seçip, orası hakkında araştırmalar yapıp gitmek en çok hoşuma giden seyahat şekli.

Geçmişte yaptığım üç Avrupa seyahatimi anlattığım "Hangi Şehirleri Gördüm" yazısının ardından, şimdi sıra geldi 13 Temmuz'da başlayacağım 4. seyahate... Yıllardır hayalini kurduğum ve neredeyse son bir yılımı araştırarak geçirdiğim hayalime kavuşuyorum: "El Camino de Santiago".

Yolculuk rotam
Seyahatim Madrid'e uçarak başlayacak. Ardından ilk durağım olan Saint Jean Pied de Port'a otobüs ile, Pamplona'dan aktarma yaparak gideceğim. Sonrası ise hiç belli değil. Santiago de Compostela'ya kadar, 29-31 gün arasında tam 800 km yol yürüyeceğim. Sadece hangi gün nerede olacağımı üç aşağı beş yukarı biliyorum. Ama yol ne gösterir belli olmaz. Hedefim günde minimum 25-30 kilometre arasında yürümek. Tabi bu bazı günler 30 km'den fazla ilerlemek zorunda kalacağım. Ayrıca sırtımda yaklaşık olarak 8-9 kiloluk bir backpack olacak.

"İyi seyyah, nereye gittiğini bilmeyendir; mükemmel seyyah, nereden geldiğini bilmeyendir."


Fisterra Burnu
Hayatımda bir seyyah olmaya ilk kez bu kadar yaklaşacağım. Çok fazla insanla tanışmaya da, yalnız olup düşüncelere boğulmaya da vaktim var. Hayatımdaki en büyük hedefi gerçekleştireceğim ve yolu bitirdiğimde de 'sertifikalı hacı' olacağım.

Eğer vaktim kalırsa, eskiden Dünya'nın bittiğine inanılan yere gideceğim. Avrupa'nın en Batı noktalarından biri olan bu burun, şekli nedeniyle gerçekten de daha ilerisi yokmuş izlenimini veriyor. Fisterra, Finisterra, Fisterre gibi farklı isimleri olan bu yer, eskiden paganların gelip kıyafetlerini yakarak yeni bir hayata atıldıkları yer olarak biliniyor.

Islas Cies
Sonrasında ise, okyanusun ortasındaki ıssız olmayan ancak medeniyetten hayli uzak bir adada çadır kuracağım. Islas Cies öyle muazzam bir yer ki, bir yanda plajı en güzel plajlar listelerinde hep en üst sıralarda yer alıyor, diğer yanda adada çadır dışında konaklama seçeneği bulunmuyor ve elektrik yok. Hatta çöpünüzü bile ana karaya geri götürmeniz gerek!

Yolculuğumun en son kısmında ise, hayatımda gördüğüm en güzel şehirlerden biri olan Amsterdam'a bir ziyaret daha gerçekleştireceğim. Hem Avrupa'da çeşitli ülkelerde yaşayan arkadaşlarım yanıma gelecekler, hem de şehirde daha önceden tanıştığım kişilerle hasret gidereceğim.

Buen Camino

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder