Roncesvalles'deki meşhur 790 km tabelası |
16 Temmuz 2015
Roncesvalles'teki albergue ve ranzalar |
Roncesvalles'teki devlet alberguesi gerçekten çok büyük. Geçmişte bir kilise olan albergueyi kapatıp yerine yeni bir yer açmışlar. Her katta koridorlar ve koridorlarda karşılıklı olacak şekilde 2'şer tane ranza var. Kural gereği herkes albergueye girerken ayakkabılarını ve batonlarını da girişte bırakıyor. Dışarının pisliğinin içeri girmemesi için güzel bir yöntem.
Önceki araştırmalarımdan elde ettiğim tecrübeler sayesinde güne hazır başlayacağım. Akşamdan yıkandım, kıyafetlerimi yıkadım, çantamı hazırladım, yürüyüşte üstümde olacak kıyafetlerimi kenara koydum.
Yürümek için çok güzel bir sabah |
6.30: Yürüyüşe başladık. Güneş daha yeni doğuyor. Hava sıcak ancak gece çok üşüdüm. Uyku tulumumu yanıma almamam bir hataydı sanırım. Havlumu battaniye olarak kullanmak zorunda kaldım. Karasinekler ise her yerde! Rahat rahat oturmama izin vermiyorlar. Neyse ki gece olunca onlar da ortadan kayboldular. Yine de gece ısırılmışım...
Kaybolmak imkansız |
7.11: Sabah kahvaltı yapmadan yola çıktık. Şimdilik birkaç kilometreyi geride bıraktım. Günün ilk kasabası olan Bourgette'den geçtik. Yol genellikle ormanın içinde patikadan, nadiren de asfalttan geçiyor.
8.36: Etrafta çayırlar ve otlayan inekler var. Dünkü yokuşlardan eser yok bugün. Hafif yokuşlar olsa da genellikle düz. Antonio ve Carol genellikle önden ilerliyorlar. Ben de arkada Constantin ile muhabbet ederek yürüyorum. Espinal'de kahvaltı molası verdik. Ben ise sadece kahve istedim. Daha sadece 6 km ilerledik. Önümüzde 21 km var.
Otlayan inekler |
Önümde şu anda bir dayı var. Sırt çantasında hem peregrino olduğunun işareti olan deniz kabuğu, hem de sarı ok arması var. Kıskanmadım değil. Ben sadece deniz kabuğu taşıyorum. Şu anda bir tepenin zirvesine geldik. Etrafım da açık olduğu için karşımdaki sıradağları net bir şekilde görebiliyorum.
Mutlu peregrino |
10.31: Yanımda tekrar Constantin var. Beraber bir tepeyi çıkıyoruz ve kendi hayatlarımız üzerinden muhabbet ediyoruz. Manzara çok güzel. Tek sıkıntım güneşin kendini hissettirmeye başlaması ve biraz da terlemiş olmam.
Ormanın ortasından geçen yollar |
Muhabbet ettiğimiz için yürümek daha kolay oluyor. Zamanın nasıl geçtiğinin farkında değilim. Bizimkiler ise arayı bayağı açtılar. Onları bulduğumuzda öğlen yemeği için bir yerde durup dinlenmemiz güzel olacak. Constantin de, ben de bayağı açız.
Zubiri'de yemek yediğimiz dere kenarı |
Birkaç gündür hiç Türkçe konuşmadığım için düşüncelerim İngilizce'ye dönmeye başladı. Şaşırmıyorum değil. Daha önce de yaşamıştım bunu ve ileride daha neler olabileceğini, bazen Türkçe konuşurken bile kelimeleri unutabileceğimi biliyorum. Ortada bir Türk'ten eser yok şimdilik.
Asfalt yolda yürüyen peregrino (Antonio) |
13.49: İlk kez gerçekten asfalt bir yola girdik. Şimdiye kadar kısa mesafelerde asfalta rastlamıştım ama şimdi uzun zamandır araba yolundan ilerliyoruz. Güneş tam tepemizde, hava da inanılmaz sıcak.
Bizimkilerle aramda biraz mesafe bıraktım. Artık yalnız yolculuk etmek de istiyorum. Kendime ayıracağım vakit pek kalmıyor geriye. Biraz olsun yalnız yürümek istiyorum. Sanırım en iyisi sabah yürümek. 6.30 gibi yola çıkıp 2 civarında yürüyüşü bitirmek. Sıcak insanı gerçekten bunaltıyor. Eriyeceğimi bile düşünmedim değil. Burgos ile Leon arasındaki parkurun buradan daha sıcak olacağını biliyorum. Bakalım neler olacak...
Camino boyunca karşılaştığım en sıcak yer |
14.39: Yürümeye devam... Artık günü bitirmeye çok az kaldı. Daha önceki İspanya seyahatimde çalışma kampında bizi bir yere götürmüşlerdi. Şu anda kendimi orada yürüyor gibi hissediyorum. Yolun yapısı ve etrafta gördüklerim bana o anları hatırlattı.
Artık bir şeyin farkına varıyorum. Google'da yola baktığım onca saatte aslında Camino'nun çok az bir kısmını görmüşüm. Aslında yol aracın giremeyeceği kadar dar patikalardan ve araba yolunun yakınında olan ancak görünmeyecek kadar da uzak yerlerden geçiyor. Camino rotasının buradan geçmesi çok daha güzel oldu benim için.
Larrasoana Köprüsü |
Duş ve çantayı toplamanın ardından ilk işimiz bara gitmek oldu. O sırada İrlandalı bir çift ile tanıştık. Carol kendi milletinden birilerini gördüğü için sevinçliydi. Herkes aynı masada oturup serinlerken kahkahalarımız bu ufak kasabanın diğer ucundan bile duyulabiliyordu.
Albergue Larrasoana |
Makarna, ekmek, domates sosu... Akşam yemeğimiz hazır. Albergue mutfağında yemek pişirmek için sıra vardı. Bir süre beklemek zorunda kaldık. Koreliler ve başka bir kalabalık grup da o sırada yemek pişirdiği için kalabalıktı. Herkesin aynı anda yemek yapması, birlikte, büyük bir aile şeklinde güzel bir akşam yemeği ile sonuçlandı.
Yemeğin ardından oturup dinlenme, internette geçirilen zaman derken, saat akşam 10 olmuştu. Işıklar kapanmadan hemen önce odama vardım ve hayatımdaki en güzel uykulardan birini uyudum...
Bonus: Peregrinolar 500 Miles şarkısını söylemeye çalışırsa... (500 mil, 800 km - Camino de Santiago'da da yaklaşık 800 km yürüdük.)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder